Merhum
Muhsin Yazıcıoğluson röportajını kazadan iki buçuk saat önce Anadolu Gençlik Dergisi'ne
verdi. Yazıcıoğlu ''Kutlu doğum haftası'' kapsamında son verdiği
röportajda Hz. Muhammed'e olan sevgisi şöyle dile getiridi:
AG: Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) ismini duyduğunuzda hissettikleriniz nelerdir?
Yazıcıoğlu: ''Hüzünleniyorum… Görevini yerine getiremeyen bir
kölenin hicabı. Onun arkasında bıraktığı mirasa, onun istediği gibi
sahip çıkamadık. Onu anlatamadık, çünkü onu anlayamadık. Onun adını
duyduğumda bu nedenlerle hüzünleniyorum. Tüm peygamberlerin şahitlik
yapacağı yargı gününde O'nun ümmetinden olma şerefini ve liyakatini
inşallah taşırım. Allah onun şefaatinden bizleri mahrum etmesin.''
window.google_render_ad();
|
AG: Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) sizi en çok etkileyen yönü nedir?
Yazıcıoğlu: Allah Resulü mükemmeldi. Bu cümleden hareketle,
O'nun bütün güzellikleri karakterine dercettiğini düşünüyorum; O harika
bir liderdi. Mütevaziydi, hoşgörülüydü, müşfikti, aydındı, çile
adamıydı, kısacası muhteşemdi. Bütün bunlara rağmen O bir insandı.
O'nun, İlahi kelamda çokça zikredilen beşeri vasfını arka plana iterek
O'nu dünyamızdan uzaklaştırdık ve aslında kendimize kötülük yaptık.
Peygamber efendimiz bir insandı, onun en etkileyici tarafı her yönüyle
"güzel insan" sıfatına sahip olmasıydı…
AG: Günümüzde toplum olarak O'nun hangi özelliğine ihtiyaç duyuyoruz? O'nu hangi beşeri vasfı ile özlüyorsunuz?
Yazıcıoğlu: O İlahi mesajı en iyi anlayan ve özümseyen kişiydi.
Bütün beşeri vasıflarını özlüyoruz, hepsine ihtiyacımız var. Hepsini
kaybettik, hepsinden uzaklaştık. Adalet, muhabbet, şefkat, özgüven,
tefekkür, vefa, güven, dürüstlük, samimiyet… Allah Resulü, "Bir elime
ayı, diğer elime de güneşi verseniz yine davamdan vazgeçmem!" cümlesini
sadece diliyle ikrar etmedi. O böyle düşündü, böyle inandı, böyle
konuştu ve böyle yaşadı… "Gerçekten İnanıyorsanız Üstünsünüz" ilahi
düsturunu hayatının her anında ve her türlü şartta duruşuyla
mücadelesiyle ispatladı.